İçeriğe geç

Kargis etmek ne demek ?

Kargış Etmek Ne Demek? Bir Hikâyenin İçinden Anlamına, Yaralarına ve Şifasına Bakmak

Merhaba sevgili okur, bugün içimde sakladığım bir hikâyeyi seninle paylaşmak istiyorum. Çünkü bazen kelimeler gönlün göğünde kara bulutlar biriktirir; bazen de aynı kelimeler güneşi çağırır. “Kargış etmek” dediğimiz şey tam da o bulutların, ağzımızdan çıkıp bir başkasının omzuna yağmur olup düşmesi… Gel, birlikte bir akşamüstüne gidelim; iki insanın, iki farklı yaklaşımın ve bir kelimenin kaderini izleyelim.

Kargış Etmek Ne Demek? (Anlamı, Kökeni ve Günlük Hayattaki Yansımaları)

Kargış etmek, Türkçede “beddua etmek, lanet okumak, olumsuz dilekte bulunmak” anlamına gelir. Eski dillerdeki karşılıkları “kargamak/kargış” kökünden gelir ve birine kötülük temenni etmeyi, onun yolunun kesilmesini istemeyi ifade eder. Günlük dilde bazen öfkeyle söylenmiş bir cümle, bazen de kırgınlığın biçim değiştirmiş hâlidir. Ancak hangi bağlamda olursa olsun, kargışın doğası, sözü taşıyanla sözü duyan arasında görünmez bir bağ kurar; kimi zaman hem söyleyeni hem de hedefini yaralar.

Deniz ve Elif: İki Yolun Kesiştiği Akşam

Deniz, çözüm odaklı ve stratejik düşünen biri. Bir sorunu masaya koydu mu, parçalara ayırır, olasılıkları tartar, riskleri hesaplar. Elif ise empatik; bir cümlenin içindeki nefesi, bir bakışın altındaki sızıyı duyar. O akşamüstü, ikisi de aynı küçük kafede, yağmurun ince çizgiler hâlinde camı tıngırdattığı bir saatte oturuyorlardı. Masada iki kahve, arada kırılmış bir güven, dudakların ucunda dolaşan cümleler.

Deniz, “Neyi yanlış yaptık?” diye sordu. Cevap arıyordu; bir diyagram çizse, hangi ok nereye saparsa sorun çözülecekti sanki. Elif ise “Neyi hissettik?” diye fısıldadı kendi kendine. Çünkü çözüm kadar duygunun da hakkı vardı. İkisi de farklıydı ama ikisi de haklıydı.

Kargışın Kıyısında: Bir Cümlenin Ağırlığı

İlişkileri zor günlerden geçiyordu. Deniz, kızgınlıkla “Keşke hiç tanımasaydım,” dediğinde, aslında bir kargışın kıyısına kadar gelmişti. Elif’in gözleri buğulandı; duymak istemediğin bir cümle bazen kulakta değil, kalpte çınlar. O an, “kargış etmek”in sadece sözlükte değil, masadaki iki insan arasında gerçek bir kuvvet olduğunu ikisi de anladı: Söz, ya yabani bir diken olup araya girecek ya da nefes gibi içeri dolacaktı.

Erkeklerin Stratejik, Kadınların Empatik Yaklaşımı: İki Kanattan Uçmak

Deniz’in zihninde bir plan vardı: Sorunun kökenini belirlemek, iletişim kurallarını baştan yazmak, yanlış anlaşılmaları maddeler hâlinde temizlemek. “Eğer tetikleyicileri bilirsek,” diyordu, “kavgayı baştan önleriz.” Elif ise kalbinde bir alan açmıştı: “Eğer birbirimizi tüm çıplaklığıyla duyarsak, kavga kendiliğinden küçülür.”

Bir ilişkide strateji, fırtına çıkmadan önce pencereleri kapatır; empati, fırtına başladığında içeridekileri sarıp sarmalar. Kargış etmek, bu iki kanadı da kırar. Çünkü beddua, planı da duyguyu da sabote eden görünmez bir kelepçedir. Deniz, bunun farkına varınca, “Söylediğim cümlenin etkisini hesaplamadım,” dedi içinden. Elif, “Duyduğum acıyı çoğaltmak yerine adını koymalıyım,” diye düşündü. Böylece ikisi de kargışın karşısına birer panzehir koydu: Sorumluluk ve şefkat.

Kargışın Anatomisi: Neden Söyleriz, Nasıl Durdururuz?

  • Tetikleyici duygular: Öfke, değersizlik, ihanet algısı. Bu duygular biriktiğinde ağızdan kopup giden bir cümle, aslında içerideki çığlığın dışarıdaki yankısıdır.
  • Algı hatası: Kargış, kısa vadede “güç” veriyormuş gibi hissettirse de uzun vadede ilişkiye ve benlik saygısına zarar verir.
  • Döngü kırma: Deniz’in stratejisi burada devreye girer: Tetikleyici anları haritalamak, “dur ve say” tekniği, zaman aşımı, güvenli kelimeler… Elif’in yaklaşımı ise duyguyu görünür kılar: “İncindim, duyulmak istiyorum, ihtiyacım var.”

Kargış Yerine Şifa: Dili Nasıl Dönüştürürüz?

Kargışın bıraktığı iz, kelimelerle açıldığı gibi kelimelerle kapanır. O akşam, Deniz derin bir nefes aldı ve “Az önce söylediğim söz, öfkemin diliydi, kalbimin değil,” dedi. Elif, gözlerini kaldırıp, “Ben de acımı sessizce büyütüp seni duymadım,” diye karşılık verdi. Masaya bir cümle daha bırakıldı: “Birbirimizin iyi olmasını dileyelim.” Ve işte o cümle, kargışın yönünü tersine çeviren küçük bir pusula gibi çalıştı.

Kargış Etmek ve Sorumluluk: Sözün Gölgesi Bizden Uzundur

Birine beddua ettiğimizde, yalnızca ona değil, kendi içimizdeki insana da konuşuruz. Dilin gölgesi bizden uzundur; nereye gidersek gidelim bizimle gelir. Bu yüzden kargış etmemek, zayıflık değil, bilgeliktir. Erkeklerin çözüm odaklı zekâsı, kadınların empatik sezgisi; bu iki güç bir araya geldiğinde, sözün hem mühendisliğini hem de müziğini kurar. İkisi de lazımdır; biri olmadan diğerinin kanadı eksik kalır.

Okura Davet: Hikâyeni, Dönüşümünü ve Sözünün İzini Paylaş

Belki sen de bir zamanlar öfkenin karanlığında, dilinin ucunda bekleyen bir kargışla yüz yüze kaldın. Belki sana söylenen sözleri hâlâ taşıyorsun. Bu yazıyı burada kapatırken, seni kargışın eşiğinde durmaya ve bir adım geri çekilip şefkatle yeniden konuşmaya davet ediyorum. Yorumlarda kendi hikâyeni, dönüştürdüğün bir cümleyi ya da başkasından duyup içinden geçirdiğin şifalı sözleri paylaş. Belki de bir başkasının göğünde bir bulutu dağıtacak olan, tam da senin kelimendir.

Son Söz: Kargış Yerine İyilik Dileyelim

Kargış etmek, kısa süren bir zafer hissi ve uzun süren bir yara bırakır. Oysa iyi dilek, bazen yavaş ama kalıcı bir iyileştiricidir. Deniz ve Elif’in masasında olduğu gibi, biz de kendi masamızda şu cümleyi çoğaltalım: “Sözümü, hem kalbimi hem yolumu koruyacak şekilde seçiyorum.” Çünkü nihayetinde her bir söz, gittiği yer kadar çıktığı yeri de değiştirir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
vdcasino güncel giriş